HAKKINA RAZI OLMAK YA DA OLAMAMAK

     Sanırım Habil ve Kabil ile başlıyor insan ırkının binlerce yıllık serüvenindeki anlaşmazlıklar serisi. Habil`in alacağı kız , yani : Aklima , Kabil `in alacağı kızdan daha güzeldi. Öteden beri Habil`i kıskanan Kabil bu durumu kabul etmiyordu . Sonunda hakkına razı olamayan Kabil kardeşi Habil`i öldürerek yeryüzündeki ilk kanı akıtıyordu. 

     Sadece insan  ırkına has bir durum değil bu ; hayvanlar alemini anlatan belgesellerde görmüşsünüzdür. Hakkına razı olamayan her canlı bulunduğu toplumun huzurunun kaçmasına sebep olmaktadır. Günlük yaşantıdaki basit sorunların bile  temelinde , hep bu hakkına razı olamamak yatmaktadır. Örneğin hakkına razı olamayan ve başkalarının hakkına saygı göstermeyen sürücüler yolları kan gölüne çevirmektedir. 

     Çalma çırpma , hırsızlık , yolsuzluk ... Tüm bunların temelinde hakkına razı olamamak ve hakettiğinden daha fazlasını istemek hırsı ve açgözlülüğü yatmaktadır. Bir insan elbette sahip olduklarından fazlasını isteyebilir . Sonuçta bu hedeflere ulaşmak için meşru yollar ve yöntemler kullanıldığı ve alınteri akıtıldığı sürece bu toplumların gelişmesi  ve ilerlemesinin de önünü açar. 

    Toplum yaşantımız içerisinde oldukça  önemli yer tutan Hak ve Hakkaniyet gibi kavramların ne yazık ki büyük ölçüde anlam ve önemini yitirdiğini üzülerek izliyoruz .Geşmişte ; her türlü varlıkta  " tüyü bitmemiş yetimin hakkı  " olduğu inancı ile hareket eden insanımız ; bugünlerde daha fazlası için her şeyi yapabilecek hale gelmiştir. Çocukluklarında bir tas çorbayı keyifle ve büyük bir mutluluk içerisinde paylaşan kardeşler ; bugün çok daha fazlasını paylaşamamaktadır. Kardeş payı , komşu hakkı , göz hakkı , Hak ve Hakkaniyet gibi pek çok  kavramın  içi boşaltılmış ; "kazanan her zaman haklıdır  "anlayışı topluma hakim olmuştur.  Kul hakkına dair bir Hadis-i Kudsi `de " Benim huzuruma ne ile gelirseniz gelin affederim ancak kul hakkı ile gelmeyin " buyurulmuştur.  

   Hakkına razı olmak derken şu hususu da belirtmeden geçemeyeceğim . İnsanın hakkı olan konularda ; hakkını sonuna kadar araması ve toplumun buna saygı göstermesi toplum barışının temel öğelerinden birisidir. 

  Fikirtepemiz özelinde durum pek iç açıcı görünmüyor. Özellikle de Kentsel Dönüşüm Süreci başladıktan sonra ; hakkına razı olma ve başkalarının hakkına saygı göstermede sıkıntılar yaşanıyor. Süreci başlatan  Devlet , başlangıçta hukuki altyapısını çok iyi inşa edemediği ve yap boz tahtasına dönen bu süreçte ; ilk kabul ve ilan ettiği hakların ötesinde kendisine yeni haklar ihdas ediyor. Bu işin içinde fırsatlar gören inşaat firmaları ; gerek maddi  gerekse teknik ve tecrübi yeterliliği olsun olmasın bu işin üzerine adeta atlıyor. Umarım onlar da haklarına düşene razı olur ve de  Fikirtepelinin hakkına düşene rıza gösterirlerde ; bu büyük Kentsel Dönüşüm Fikirtepeli adına büyük bir hayal kırıklığına dönüşmez . 

  İğneyi kendimize batırmamız gerekirse ,  tüm bu süreçte Fikirtepeli olarak ; hakkına razı olma , komşusunun hakkına rıza gösterme ve hakkını uygun yollardan arama , arayana da  saygı gösterme hususlarında ve gerekli uygun  organizasyonları üretmede pek çok sıkıntılar yaşadığımızı düşünüyorum. 

   Kentsel Dönüşüm sürecinin barış ve huzurla sonlanması için ,  Devlet , İnşaat Firmaları ve Fikirtepeli ; öncelikle kendisinin ve diğerlerinin hakkına düşene rıza göstermeli , haklarını uygun ve meşru yollardan arayanlara saygı göstermeli ve gerekirse destek olmalıdır .

                                                                                                                       
                                                                                                                                                                                                   Sevgiyle kalın.