FİKİRTEPE KENTSEL DÖNÜŞÜM BASIN BÜLTENİ
Fikirtepe’de bir kez daha temel atılıyor.
Başbakan Sayın Binali Yıldırım ile Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın katılımı ile 5 Şubat 2017 Pazar günü saat 12.00 de temel atma töreni yapılacak.
Fikirtepe halkı, Fikirtepe Derneği üyeleri kentsel dönüşümün,bölgeda yaşayanların, arsa sahiplerinin dışlanarak sadece müteahhit ve bakanlık arasında yürütülmesini, dayatılan sözleşmelerle haklarının gasp edilmesini ve buna göz yumulmasını protesto ediyor.
Fikirtepe halkı 5 Şubat 2017 Pazar günü, saat 11.00 de, Fikirtepe, Mandıra Caddesi’nden temel atma töreninin yapılacağı Salı Pazarı kurulan alana gidiyor.
5 yıl önce İBB Başkanı Sayın Kadir Topbaş ve zamanın Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın attığı temelle başlatılan kentsel dönüşümde bir arpa boyu yol alındı.
Fikirtepe’de ciddi büyüklükteki projeleri yapacak firmalarda, bütün uyarılarımıza rağmen yeterlilik aranmadı ve hiçbir nitelik ayrımı yapılmadı. 5 yıl önce temeli atılan inşaat yolda kaldı. Firma iflas erteleme kararı aldı. Bir başka çantacı müteahhit onbinlerce metrekare arsaların imzalarını toplayıp yüzlerce binayı yıkıp vatandaşı ortada bıraktı. Bakanlık, ortada kalan inşaatları Kiptaş’a yaptıracağını açıkladı. Yani inşaatları tamamlamak bölgedeki kentsel dönüşüm sürecini yönetemeyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sırtına yıkıldı. Şimdi bölgede iş yapabilen müteahhitlerin inşaatları yükselirken, rant, komisyon uğruna süreci tıkayan çantacı müteahhitlerin üzerine kondukları yapı adalarında tekrar temel atılacağı anlaşılıyor.
Halihazırda 61 adet yapı adasından 28 tanesinde maliklerle firmalar arasında, hile, baskı ve tehditle de olsa %100 oranda anlaşma sağlanmış durumdadır. Bunlardan, 20 adet yapı adasına ruhsat düzenlenmiştir. 7 adet yapı adasının ise ruhsat başvuruları yapılmıştır..
23 adet yapı adasında ise 2/3 çoğunluk sağlandı gerekçesi ile, 1/3 paya sahip yüzlerce arsa sahibinin arsalarının, Bakanlıkça müteahhitlere veya aracılarına satış işlemleri sürdürülmektedir.
Bölgede yürütülen kamulaştırma, parselin müteahhide satışı, parsellerin resen tevhidi uygulamalarına karşı açılmış onlarca dava devam etmektedir. Halihazırda bir çok hukuksuz uygulama mahkemelerce durdurulmuştur.
Fikirtepe ve çevresi 1960’lardan itibaren kente göçle oluşturulmuş ve zamanla kentin ortasında kalmış semt için yaklaşık 60 yıl boyunca planlı bir yapılaşma için imar planı yapılmamıştır.
Vatandaş, satın aldığı tapulu arsasının üstüne kendi evini kendisi yapmış veya ustalara yaptırmıştır. Daha sonra çıkarılan aflarla plansız yapılar yasal güvenceye kavuşturulmuştur.
Genellikle 2 katlı yapılardan oluşan Fikirtepe’de yapılaşma yıllar öncesinde tamamlanmıştır.
Riskli bölge ilan edilen Fikirtepe’de 1999 depreminde hiçbir hasar tespiti yoktur.
Fikirtepe ve çevresi, 4 mahalleden oluşmaktadır.
Yıllar sonra Kadıköy Belediyesi bölge için bir imar planı yaptı. Fakat Büyük Şehir Belediyesi bunu uygulatmadı.
Yıllar sonra İBB’nin üzerinde çalıştığı bir imar planı açıklandı. Fikirtepe ve çevresinin 134 hektarlık kısmı yeni 60 adet yapı adasına bölünmüştü. Kadıköy’ün inşaat emsali 2.07 iken Fikirtepe’de yapı adalarındaki parsellerin hepsi birleştirilirse inşaat emsali 2 kat olarak yani 4.14 olarak uygulanacaktı.
134 hektarlık bir alan büyüklüğüne sahip olan Fikirtepe Riskli Alanında ilan edildiği tarih itibariyle alanda toplam 6341 adet yapıda 17728 adet bağımsız bölüm bulunmakta olup, yaklaşık 47655 kişilik bir nüfus barındırmaktadır.
1/1000 ve 1/5000 ölçekli Fikirtepe ve Çevresi Uygulama/Nazım İmar Planı 02.08.2013 tarihinde Bakanlıkça onaylanmıştır. Maalesef bu imar planı notları 27.01.2014, 23.06.2014, 03.11.2014 ve 13.04.2015 tarihlerinde tadil edilmiştir.
Alana ilişkin yapılan en son plan değişikliği Bakanlığımızca 28.12.2016 tarihinde onaylanmış olup, 30.12.2016-28.01.2017 tarihleri arasında askıya çıkarılmıştır.
Mal sahiplerinin haklarına yeni kısıtlamalar getiren bu plan değişikliğine Fikirepeliler yığınsal olarak itiraz etmişlerdir.
Vatandaşı ikna edip malına elkoymak ta zorluk yaşayan müteahhitler, Fikirtepe Bölgesini, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamında 09.05.2013 tarih ve 2013/4749 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “RİSKLİ ALAN” ilan ettirdi.
Deprem bahane rant şahane. Kent rantına hücum.
Müteahhitler ve özellikle çantacı tabir edilen kişiler sanki pusuya yatmış planın açıklanacağı günü bekliyorlarmış gibi anında bölgeye üşüştüler.
Emlakçılar, müteahhitler Bölgede ofisler açarak, vitrinlerine internetten aldıkları gökdelenlerin fotoğraflarını yapıştırdılar.
Bölge halkı ne olduğunu anlayamamıştı. Sürekli olarak kafası karıştırılıyordu.
Firmalar ve emlakçılar bölgeden temsilci diye adlandırdıkları adamlar ayarladılar. Bu adamlar kahve kahve, cami cami, ev ev dolanarak müteahhidin ellerine verdiği sözleşmeyi vatandaşa imzalatıyorlar. Standart bir sözleşmede yer alan hiçbir husus bu sözleşmelerde yoktur. Hukukçular çok daha iyi açıklayacaklardır. Şu kadarını söyleyelim ki, bu sözleşmelerde en basitinden işin başlama ve bitirme tarihi bile yoktur. Arsa sahibine verilmesi gereken konut veya işyeri, metrekaresi belirsizdir. Arsa sahibi tamamen kuşatılmıştır. Her maddeye konmuş para cezaları ile eli kolu bağlanmıştır. Sanki taahhüt altına giren müteahhit değil de arsa sahibi.
Peki bu işler nasıl olabiliyor.
Bu işler organize işler..
Vatandaş hiç bilmediği bir durumla karşılaştığından, temsilci denen kişilerin kafakoluna gelip sözleşmeyi imzalıyor.
Çekinenler, tereddüt edenlere imza parası adı altında ikna ödemesi yapılıyor. Proje sunumu görüntüsü altında ikna yemekleri düzenleniyor. Daha da olmadı tehdit ediliyor. Darp ediliyor. O da olmadı çevresindeki binalar yıkılıp harabenin içinde bırakılıyor. O da olmadı elektriği suyu, gazı hatta yolu kesiliyor.
Vatandaştaki kanaate göre, Bölge halkının bilgisi dışında yapılan imar planı, müteahhitlerin artan arsa arayışı ve talebi sonucu, kentin merkezinde arsa üretmek amacı ile yapılmıştır. Fikirtepe iyi bir rant alanı olarak keşfedilmiş ve bir imar planı yapılarak, bölge özel proje alanı olarak ilan edilmiştir. Yaratılan rantı mülk sahipleri ile paylaşmak istemeyen,mümkün olduğunca çoğuna el koymak isteyen fırsatçılar, algı operasyonları ile sürecin tıkandığına dair kamu oyu oluşturdular. Fırsatçı firma ve kişiler, amaçlarına ulaşabilmek için, hakkını korumaya çalışan, adalet isteyen, dayatmaları kabul etmeyen vatandaşların evlerini acele kamulaştırabilmek için iktidar ile kurdukları ortaklık ile bölgeyi, 09/05/2013 tarihinde riskli alan olarak ilan ettirdiler.
Bakanlık, plana yapılan eleştirileri hafifletebilmek için inşaat emsalini 4.14 ten 4’e düşürdü.
Fikirtepe ve çevresinin 134 hektarlık kısmı hiçbir zemin etüdü, hiçbir riskli yapı tespit ve hiçbir sosyal etki araştırması yapılmadan riskli alan olarak ilan edilmiştir.
Bir bölgenin riskli alan ilan edilmesinin anlamı o bölgede yaşayanlara, oranın sahiplerine, amaçlanan hedefe göre değişmektedir.
Bunu hukukçular çok daha iyi açıklayacaklardır.
Bölge riskli alan edilerek afet yasa kapsamına alınınca Müteahhitler ve çantacıların eli çok rahatladı. Artık vatandaşı muhatap almıyorlar. Ellerinde riskli alanlar için kullanılan resen tevhid, acele kamulaştırma ve parsel satışı silahı var.
Uygulamalar hileli yollarla sağlanan 2/3 çoğunluğa bağlanmaktadır. 1/3 azınlığın hakları kayıtsızca* çiğnenmektedir.
Bir riskli alanda yapılan bütün baskılara rağmenn eğer bir vatandaş hala müzakere ederek hukuka uygun, standart bir sözleşme yapmak için ısrar ediyorsa onun hakkından da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gelmektedir..
Müteahhit veya çantacı Bakanlığa bir yazı gönderiyor. Diyor ki, biz burada bir sürü imza topladık ama şu şu kişiler bizim sözleşmeyi imzalamıyorlar. Onların binalarını ve arsalarını acele kamulaştırın el koyun veya bize satın. Bakanlık ta isteneni şak diye yapıyor. Vatandaşa bir yazı göndererek müteahhidin sözleşmesi 15 gün için de imzalanmazsa acele kamulaştırma yapılacağını ihtar ediyor. Vatandaş buna rağmen müzakere istiyorsa Bakanlığa ikna görüşmesine davet ediliyor. İkna odasında acele kamulaştırma tehdidi ile köşeye sıkıştırılan vatandaşın imzası alınıp bir meçhule uğurlanıyor.
Her şeye rağmen tek yanlı teslim olma sözleşmesini imzalamayanların binaları da kamulaştırılıyor. Fakat dava edilen acele kamulaştırma işlemleri mahkemeler tarafından hukuka aykırı bulunup iptal ediliyorlar.
Önce İBB ve arkasında tüm yetkiyi ele alan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na defalarca iletilmesine rağmen bölgede inşaat yapmaya kalkan kişi ve firmalarda yeterlilik aranmamaktadır. Bir kişi 50.000 TL sermaye ile yeni şirket kurup. Yaklaşık 4 milyar TL lik inşaat maliyeti olan 50 dönümlük sözleşme toplayabiliyor. Vatandaş ta hiçbir cümlesini okumadığı, bu sözleşmeleri bir hukukçuya danışmadan imzalıyor
Müteahhitlerde dürüstlük ve yeterlilik aranmalı. Kentsel dönüşüm, yeterliliği olmayan kişilerin eline düşüyor. Her vatandaşın bunu kendi başına yapması beklenemez.
Fikirtepe’de topladığı imzaların bir kısmını satan fakat kalanı pazarlayamayınca zorda kalan firmadan vatandaşı kurtaracaklarına, Kiptaş’ı firmaya ortak yaptılar.
Bölgedeki vahşi dönüşüm uygulamalarında Birleşmiş Milletler Kararları, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, uluslararası bağlayıcı sözleşmeler, Anayasa Mahkemesi Kararları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları ihlal ediliyor.
Sorunlar ve çözüm önerilerimiz
İBB tarafından Fikirtepe ve çevresi imar planı ilk defa açıklandığından beri mülk sahipleri ile inşaat firmaları arasında adil sözleşmeler yapılması en önemli sorun olarak ortada durmaktadır. Fikirtepe’de sorunların temeli, sözleşmelerle vatandaşın mülküne el konulması kurnazlıklarıdır. İmzalatılan sözleşmeler temel sözleşme kriterlerinden çok uzaktır. Dayatılan sözleşmeyi imzalaması istenen mal sahibine herhangi bir proje sunulmamaktadır. En basitinden inşaata başlama ve bitirme tarihleri yoktur. Tam bir belirsizlik vardır. Üretilecek yapının paylaşımı açıkça gösterilmemiştir. Mal sahibine verilecek yapının brüt ve net metrekare bilgisi yoktur. İnşaatın yapılamaması riskine karşı mal sahibini güvenceye alacak teminat yoktur. Firmanın aldığı işi yapabileceğine, yeterliliğine dair hiçbir bilgi ve belge yoktur. Mal sahibine, aralarından seçim yapabilmesi için altarnatif firmalar tarafından teklifler sunulmamaktadır. Bir firma ittifak kurduğu bazı kişlerin desteği ile tek bir sözleşmeyi dayatmaktadır. Sözleşmelerde, mal sahibine, herhangi bir işlemi geciktirmesi halinde, gün başna 1.000,-TL dan, 5.000,-TL dan hesaplanan cezalar öngörülmüşken, sorumluluğunu yerine getirmeyen firma için müeyyide hiç bir yoktur. Evi yıkılan mal sahibine verilecek kiranın ödeneceğine dair herhangi bir teminat yoktur.
İnşaat sözleşmeleri hakkında bilgisi ve hukuk desteği olmayan halk, ne yapacağını bilemez durumda iken bir sürü hukukçu ile çalışan müteahhitlerle başbaşa kalmıştır. Bunu fırsat olarak gören bazı firmalar tek taraflı olarak hazırladıkları sözleşmeleri vatandaşlara dayatmakta ve çeşitli yöntemlerle imzalatmaktadırlar. Müzakere isteyenleri baskı altına alıp susturmaya çalışmaktadırlar. Her şeye rağmen yılmadan, korkmadan hakkını aramaya devam eden vatandaşların evlerinin de acele kamulaştırma yolu ile kamulaştırılması için çok yoğun baskılar yapılmaktadır. Vatandaşı yıldırıp haklı taleplerinden vazgeçirebilmek amacı ile basına sürekli taraflı ve yalan haberler servis edilerek bir algı operasyonu yürütülmektedir. Vatandaşın dönüşüm istemediği, aşırı taleplerde bulunduğu şeklinde dedikodu vari uydurma bilgiler yayılmaktadır. Halbuki bu güne kadar aşırı talepte bulunduğu iddia edilen bir kişi bile gösterilememiştir. Vatandaşın şikayetlerini kimse dinlememiş, kimse dile getirmemiştir. Halbuki vatandaşın istediği çok basittir. O da müteahhitle, hakların teminat altına alındığı adil bir inşaat sözleşmesi yapılmasıdır. Fikirtepe’de bazı yapı adalarında mülk sahipleri ile adil sözleşmeler yapılması yerine çok çeşitli hile ve zorlamalara başvurularak haklar gasp edilmektedir. Haksız acele kamulaştırma yapılmakta. Kamulaştırmanın iptali davaları devam ederken, yürütmeyi durdurma kararları verilmesine rağmen ucube sözleşmeleri imzalamayanların evlerinin yıkılması girişimleri başlatılmıştır.
Dönüşüm sürecinin hızlandırılması için iyi niyetlerle yasaya konmuş olan 2/3 çoğunluk kararına uyulması hükmü kötüye kullanılmaktadır. Zaman zaman meşru olmayan yolarla 2/3 çoğunluğu sağlayan, firmalar, 1/3 ün meşru haklarını gasp etmeye çalışmakta ve bunda da başarılı olmaktadırlar.
6306 sayılı yasaya göre müteahhitlerin bir şekilde yolunu bularak yanlarına çektikleri, çeşitli ikna metotları ile ikna ettikleri, 2/3 çoğunlukla, haklı nedenleri olan 1/3 azınlığın haklarını gasp etmelerini önleyici çözümler getirilmelidir. Müteahhitlerin bonus, imza parası vb adlarla para vererek insanların gözünü boyayıp vatandaşın malını elinden almasının önüne geçecek çözümler geliştirilmelidir. Hile amaçlı bu tür ödemeler yasaklanmalı. Cezai müeyyidesi olmalıdır.
Kentsel dönüşüm alanlarında bazı kişiler, ortada bir seçimle belirleme yokken, kendilerini yapı adasında halkın temsilcisi olarak sunarak firmalarla pazarlık yapmaktadırlar. Bu kişiler firmalar tarafından hazırlanan sözleşmeleri çeşitli yollar kullanarak vatandaşa dayatmaktadırlar. Yasadışı olan bu uyduruk temsilcilik problemine müdahale edilmelidir. Komşularının yararına çalıştıkları şüpheli bu kişiler, firmalarla birlikte sözleşmeleri imzalayan komşularla imzalamayanları birbirine düşman etmektedir. Öteyandan Fikirtepe’de müteahhitlerin halkı temsil edecekleri bizzat seçmeleri, onlara hizmetleri karşılığında şirketlerinde iş vermeleri ayı bir ahlak sorunudur. Fikirtepe imar planında ada bütününde proje uygulanması hedeflenmiştir. Fakat bu temsilci denen kişiler bir yapı adasında birden fazla müteahhit adına sözleşmeler imzalattıklarından adadaki ilerlemeyi tıkamış ve engellemişlerdir. Aynı yapı adasında sözleşme yapan her firma diğerlerinin çekilmesini beklemekte ve süreç uzamaktadır.
Temsilci diye isimlendirilen sözkonusu kişilerin maalesef inşaat sözleşmeleri yapacak, inşaat sürecini takip edebilecek hiçbir teknik ve hukuki eğitimi, bilgi ve tecrübeleri yoktur. Kamu yönetimi çok acil olarak, bağırıp çağırarak, diğer komşularını sindiren, tehdit eden, menfaat sağlamak için cahil cesareti ile hiç bilmediği işi yüzlerce insanın temsilcisi olarak yapmaya kalkanları engelleyici önleyici çözümler getirmelidir. Cumhuriyet savcıları bu kişileri soruşturmalıdır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yetki ve sorumluluğunu kullanarak, vatandaşın daha fazla zaman ve hak kayıplarına uğramasını engel olmak için Fikirtepe Bölgesindeki iş yapma amaçlı olmayan Çantacı Firmalara, bölgeden el çektirmelidir. Eğer bu durum kendi sorumluğunda değilse dolandırma amaçlı olabilecek bu girişimler için kamu yönetimi sorumluluğu gereği savcılıkları harekete geçirmelidir. Öteyandan sözleşme toplayan bazı firma ve kişiler bunları pazarlamaktadır. Bu arada bazı yapı adalarında yeterli kaynağı olduğu şüpheli firmalar tarafından mülk sahipleri ile %100 sözleşme yapılmasına rağmen uygulama başlatılmamaktadır. Binlerce vatandaşla inşasat sözleşmesi yapmış olan bazı firmaların öz kaynakları toplamı harçları ödemeye bile yetmemektedir.
Belediyelerin müşavirliği ile hak sahipleri ve firmaların sözleşme ve teknik şartnamelere uygun ilerleyişinin denetlenmesi gerekir. Burada ilçe belediyelerinin yetkisizliklerine rağmen denetim sorumluluğundan uzak durmaları mümkün değildir. Bölge belediyelerin gözü önünde belirsizliğe sürüklenmektedir.
İmar planı açıklandığında bölge için ideal bir sözleşme önerilse, inşaat firmaları için yeterlilik koşulları belirlense idi kaybedilen zamanın önüne geçilirdi. Hali hazırdaki kuralsızlıktan ve düzensizlikten dolayı bir şekilde inşaat sözleşmeleri yapmış yeterliliği olmayan firmaların denetlenmesi ve bu firmaların verilecek süre içinde ya yeterliliği sağlamaları ya da çekilmeleri sağlanmalıdır.
Yatırımcı ile imzalanacak kesin kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde hak sahiplerine verilecek olan bağımsız bölümlerin brüt ve net m2 leri, arsa payları, ortak alanların sahipliğinin gösterilmesi şart olmalıdır. Aksi halde avan proje kabul edilmemelidir. Ruhsat verilmemelidir. Çoğu sözleşmede inşaata başlanacağı tarih yoktur. Teminat yoktur. Ödeneceği söylenen kiraların da teminatı yoktur. Bir çok yapı adasında sözleşme imzalatılan vatandaşa hiçbir proje sunulmamaktadır.
Yasada yer alan 2/3 çoğunluk aranması yerine 4/5 çoğunluk aranmalı. Uyuşmazlık halinde 1/5 lik payın hakları kayyım aracılığı ile hak sahibi adına yönetilmeli ve sorumlu kayyım olmalıdır. 1/5 in hakları kayyım tarafından yönetilmeli ve böylece hiç kimse hak kaybına uğramamalı ve projelerde gecikmemeli. Mevzuatta gerekli düzenleme daha fazla geciktirilmeden yapılmalıdır.
Uygulamada hiçbir şekilde kamulaştırma yapılmamalıdır. Haksız dayatılan sözleşmeleri imzalamayan vatandaşın evi nasıl olsa kamulaştırılarak kendilerine verilecek beklentisi içinde olan firmalar maalesef vatandaşla uzlaşmaktan kaçınmaya başlamışlardır.
Kentsel dönüşüm projelerinde en azından kamu ihale kriterleri aranmalı ve kullanılmalıdır.
Halen sürüp giden başıboşluğa Bakanlık ve İBB, bilimsel çevreler ve meslek odalarının da desteğini alarak bir an önce çözümler getirmelidir.
Neredeyse bütün büyük şehirleri riskli ilan eden. Kentsel dönüşüm başlatan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayacak altyapı ve yetkin personelden yoksun görünmektedir.
Toplumsal barışın sürdürülebilmesi için vatandaşın Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkı titizlikle korunmalıdır. Bölgede yapıldığı gibi ayaklar altına alınmamalıdır.
Her türlü karar ve uygulamanın kötüye kullanımını engellemek, tarafların haklarını korumak ve projelerin selameti açısından kamu denetim mekanizmalarının devreye sokulması gerekir.
Bölgedeki projelerin ve sürecin denetimini yapacak yapısında kamu ortaklığı da olabilen, deneyimli, yeterliliği olan müşavirler veya Mimarlar Odası gibi sorumlu kuruluşlar görevlendirilmelidir. Ciddi yatırımcı firmalar, bu şekilde oluşacak işi bilen kurumsal firmalarla muhatap olmayı tercih edeceklerdir. Müşavir firmalar hak sahiplerine ve bakanlığa karşı müteselsilen sorumlu olacaklardır. Proje üzerinden hesaplanacak müşavirlik hizmet bedelinin, arsa sahipleri ile yapılacak ön sözleşme aşamasında, yatırımcı tarafından Bakanlıkça açılacak hesaba bloke edilmesini öneriyoruz. Aksi halde arsa sahipleri ile yapılacak sözleşmeler geçerli olarak kabul edilmemeli ve proje onayı, ruhsat verilmemelidir. Etkin bir denetimin yapılmasına ve etiğe aykırı olduğundan, Müteahhit doğrudan müşavirlere iş verememeli ve ödeme yapamamalıdır. Bu iş Bakanlık, Belediye ve Mimarlar Odasının ortak sorumluluğunda yürütülmelidir.
Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri ön sözleşme ve kesin sözleşme olarak iki aşamalı yapılmalıdır. Birden çok ön sözleşme yapılabilir. Ön sözleşmelerden sonra yapılacak avan veya detaylı projeler görülüp incelenerek ve yarıştırılarak bir seçim ve kesin sözleşme yapılması gerekir. Kamu kurumları, hukuk otoriteleri, ve Mimarlar Odası tarafından hazırlanması gereken tip sözleşmelerde ideal bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde bulunması gereken bütün detaylar standart olarak yer almalıdır. İnşaat ile ilgili detayları taraflar müzakere ile tamamlayabilirler.
Bir Anayasal hak olan sözleşme yapma serbestliği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kamulaştırma tehditleri ve parsel satışları ile Fikirtepe'de fiilen ortadan kaldırılmıştır.
Riskli yapı tespit raporunun maliklere yazılı olarak bildirilmediği şikayetleri vardır. Vatandaş binası ile ilgili olarak bir riskli yapı tespiti yapılıp yapılmadığını bilmemektedir.
6306 sayılı yasaya göre Fikirtepe’nin de kira yardımı alma hakkı vardır. Ancak Bakanlık Fikirtepe’ye kira yardımı konusunda bir uygulama olmadığını bildirmektedir. Bakanlık mağdur olan Fikirtepeli hak sahiplerine kira yardımını gecikme faizi ile birlikte ödemelidir.
Hazırlayanlar:
Fikirtepe Derneği Yönetim Kurulu
Sabır Karakoçoğlu & Alaattin Demirel
__________________________________
ajansFİKİRTEPE/www.FİKİRTEPEHABER.com
Hani bir laf vardır geçti borun pazarı sür eşşegi nigdeye .