Fikirtepede Devlet İmzalattırdı , Yıktırdı , Sonunda Vatandaşı da Bıktırdı ..!
Vatandaş Fikirtepede işlerin sorunlu ve bir o kadarda ağır işlemesinden dolayı Müzdarip ...
Yasin BEKTAŞ - 03.01.2013 / Fikirtepe Haber
Bin türlü sıkıntı ve şikayetler mevcut , vatandaşların kafasına takılan bazı şüphe ve tereddütler giderilmeden Firmalarında aceleciliği ile evlerin yıkılmasını ve harfiyatın alınmasını onaylayan bürokrasi , ruhsatların verilme ve kentsel tasarımların onanması noktasında ağır işliyor.
İlk imar artışı verilerek kentsel dönüşüme örnek gösterilen Fikirtepede , Afet riskli bölge ilan edilmesi sonrası , Firmaların yapabilirliği ve vatandaşa aceleci ve aşırı özgüven dürtüsüyle imzalattırılan sakat sözleşmeler ve vekaletnamelerdeki sorunlar çözümsüz bırakılıp görmezden gelinerek ,yarım yamalak işlerin bir noktaya kadar ilerletilip bir noktadan sonra sürüncemede bırakılmasından dolayı gelinen noktada mevcut durumun vatandaşlara getirdiği ağır ekonomik yükün yanında , sosyal bir çöküşün ve bezginliğinde sebebi olması vatandaşlar tarafından dile getirilmektedir.
Evet maalesef bugün örnek durumdan töhmet edilen noktaya getirilen Fikirtepeliler Suç yuvasına dönen Fikirtepe’de hem mevcuttaki sıkıntı ve problemlerin giderilmemesinden hem de iş yapmak isteyen ciddi firmaların iş yapamamasına sebep olan ve ağır işleyen bürokrasiden şikâyetçi
Fikirtepelilerin bazı Firmaların oldu bitti yöntemi ile imzalattırdıkları sözleşme ve vekaletname metinleri ile iş yapmadan vatandaşların arazilerinin yarısına sahip konuma gelmesi ve bugün itibari ile tüm tapulara ipotek konulması vatandaşların kendi özlük ve mülkiyet haklarını korumasına ve istediği şekilde kullanmasına engel teşkil etmektedir.
Bakanlığın yaptığı sınırlandırma neticesinde 3 yıldır deprem riski bulunmasına rağmen vatandaşlar kendi evlerini kendilerinin tadil edip onaramaz konuma gelmiş olmalarından dolayı mevcuttaki boşaltılan ve oturulan evlerin geneli açısından vatandaşların hayat sıtandartları ve can güvenliği yönünden ciddi hayati tehlikeler barındırmaktadır. Özellikle var olan deprem riski her defasında vatandaşa aba altından sopa gibi gösterilmesine ve sözleşmelere acele ile imza attırılmasına rağmen aradan geçen zaman ve gelinen noktada binaların 3 yıl önceye göre hiç bir tadilat da görmemesinin de etkisiyle ayaklı hayaletlere ve ölüm tuzaklarına dönüşmesine sebep olmuştur. Fikirtepedeki yapı stoğu açsından % 10 - 15 gibi bir oran haricinde geri kalan tüm yapılar açısından bu geçerli bir durumdur ve vatandaşların tedirginliğini artırmaktadır.
Vatandaşlar imza atmış olan veya olmayan tüm kesim olarak özellikle devlet projesi olan bu dönüşümün Fikirtepede sağlıklı ilerlemesi açısından Firmaların yapabilirliği açısından denetlenmesini , Sözleşmelerde ve alınan vekâletnamelerdeki yanlı ve maksatlı inşaat yapımı harici vatandaşın aleyhine olan maddelerin ve kelimelerin çıkartılması yanında firmaların vatandaşlara güven verebilmesi ve vatandaşlarında huzurlu bir şekilde düzeltilen sözleşmeler imza atabilmesi için yeni konutların yapılıp teslim edileceğine dair Firmalardan ek teminat ve güvence alınması veya devletin bir noktadan sonra vaat edilenlerin zamanında yapımı ve kusursuz bir şekilde teslimi noktasında garantör olmasını beklemektedir.
Her hangi bir güvence , teminat veya garantörlük verilmemesi karşısında devletin serbestlik ve şeffaflık içerisinde vatandaşların önünü açarak çıkarılmış bulunan kademeli imar plan notlarına göre kendi işlerini yapmalarına olanak tanıyacak şekilde bürokrasiyi hızlandırması ve süratle, isteyen vatandaşlara mevcut kanun ve nizamlar içerisinde denetimden geçirdiği ve sağlamlığını ve yapabilirliğini tescilleyeceği firmalara bir an evvel inşaat ruhsatlarını vermesini istemekte ve beklemektedir.
Gelinen noktada plan notlarının iptali , tadili derken en son Çevre ve Şehircilik Bakanının değişmesi ve İstanbul Alt Yapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüğünün iş yapma ve imza yetkilerinin Dondurulması karşısında oluşan belirsizliğie rağmen Firmaların boşaltma ve yıkım tebligatları göndermeye devam etmesi ve yaşanan tüm bu gelişmelere rağmen bazı firmaların boşaltılan binaları hızlı bir şekilde yıkıma devam etmesi vatandaşların kafasında ; '' Yıktıran razı , yıkan razı vatandaşlar ne yapsın !? '' düşüncesini oluşturmaktadır.
Mülk sahiplerinin büyük ölçüde inşaat firmalarıyla anlaştığını belirten Vatandaşlar, mahalleleri için yapılacak olan kentsel tasarım çalışmasının onay için Ankara’da bekletildiğini iddia ediyor. Yapılan projelerde eksiklikler çıkınca tadilat için tekrar Ankara’dan cevap beklenmek zorunda kalınıyor. Müteahhit firmaların yapım ruhsatlarını alamayınca işleri yavaşlattığı Fikirtepe genelinde 3 bin tane bina yıkılmış bir o kadar da boşaltılmış ve virane şekilde durmaktadır. Takribi 5 bin tane bina da terk edilmiş durumda. Hemen hemen her gün bir yangın çıkıyor. İtfaiyeden rapor istedik. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na vereceğiz bu raporu. Evler sahipsiz. Sokakta kalan insanlar evlere giriyor. Buradaki işlerin hızlanmasını isteyen vatandaşlar anlaşma yaparak yer almış hatta iş başı yapmış bulunsa bile firmaların hem ekonomik hem de geçmişe dönük yaptığı işlerden dolayı yapabilirliklerinin incelenmesini ve ilerde vatandaşa mağduriyet yaşatabilecek konumdaki firmaların ve vatandaşın aleyhine olan sözleşme ve vekaletnamelerinde elenerek vatandaşın rahat ve güven içerisinde ileri bakabilmesinin sağlanmasını beklemektedir. Şimdi oluşmuş bulunan ekonomik ve sosyal sıkıntıların ileride daha korkunç bir boyuta gelmesinden korkuluyor.
Firmalara yıkım ve hafriyat izni verilmesine rağmen bina yapım ruhsatı alamadıklarının altını çizen vatandaşlar , '' Bakanlık bu müteahhit firmalara hem izin veriyor hem de çalıştırmıyor. Yıkım izni, hafriyat ruhsatı veriliyor ama yapım izni verilmiyor. Madem bu bir süreç o halde yapım ruhsatı vermeden niye vatandaşın evlerini yıktırıyor, kiracı durumuna düşürüyor?” diye soruyorlar.
İşlerin yavaş ilerlemesinin firmalar için de kötü olduğunun altını çizen mahalleli, firmaların her ay yüklü miktarda kira ödemesi yapmak durumunda olduğunu aktarıyor. Fikirtepe’de inşaat firmalarında danışmanlık yapan Yasin Ünlü ise şu bilgileri veriyor: “Kentsel dönüşüme 25 firma dahil olmuş durumda. Toplam 15 bin binadan 5 bin tanesi terk edilirken 3 bini yıkıldı. 2 sene içinde sadece 4 yapı adası için yıkım konusunda anlaşma oldu. İnşaat firmaları yapım ruhsatı alamayınca evlerini yıktıkları kiracıların ev kiralarını geciktiriyorlar ya da veremiyorlar. Buradaki halkın istediği şu; Ankara bürokrasisi bitsin ve bazı yetkileri İstanbul’daki bakanlık yetkilileri versin. İstanbul’daki bir sitenin kentsel tasarım onayı bile Ankara’ya gidiyorsa bu işler bitmez.”
2005 yılından beri imara kapalı olan mahallede firmalarla anlaşma olmayınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından emsal artırılarak çalışmaların tekrar başlatıldığı Fikirtepede vatandaşlar, çöp ve itfaiye araçlarının bile giremediği mahalledeki kentsel dönüşüme Bakanlığın vatandaşların beklentilerini de karşılayarak el atmasıyla inşaatların hızlanacağını ve sorunların çözüleceğini dile getiriyorlar.
03.01.2014 / Fikirtepe Haber

Zaman Gazetesinden Cafer CAN 'ın dün birinci bölüm olarak yayınladığı ve bugün ikinci bölümü yayınlanan Fikirtepe Kentsel Dönüşememesi! ile mevcutta var gözüken ranta rağmen artan ve yaşanan sıkıntılar hakkındaki yazısında da belirttiği gibi Kentsel dönüşüm kapsamında yıkılarak tamamlanmayınca suç yuvasına dönen Fikirtepe Mahallesi’nin sakinleri bürokrasiden dolayı dertli. İstanbul Ankara arasında mekik dokuyan mahalleli, inşaat firmalarının yıkım izni alabilmesine rağmen bina ruhsatı alamamasına dikkat çekiyor.
Uzun süredir kentsel dönüşüm çalışmalarının yapıldığı Kadıköy’ün Fikirtepe Mahallesi’nde mevcut 61 yapı adasından sadece 4 tanesinde tamamen yıkımlar bitirilebildi. Mahalledeki yaklaşık 15 bin binadan 3 bini yıkılırken boşaltılan 5 bin bina ise suçluların merkezi oldu. Yıllardır Ankara İstanbul arasında mekik dokuyan mahalleli ise bu duruma Ankara’daki bürokrasinin sebep olduğunu düşünüyor. İnşaat firmalarının yıkım ve hafriyat izni alabilmesine rağmen yeni bina ruhsatı alamadığı için işlerin yürümediğini savunan Fikirtepeliler bir kentsel tasarım projesinin bile on defa Ankara’ya gidip gelmesinin süreci uzattığından şikayetçi. Her şeyin Ankara’dan yürütülmesinin yanlış olduğunu düşünen vatandaşlara göre işler ağır yürürse sosyal sorunların yanında firmaların da batması söz konusu olabilir.